Büyük Önder Atatürk’ün 24 Kasım 1928 tarihinde Millet Mektepleri Başöğretmenliğini kabul etmesinin 90’ıncı, bu anlamlı günün Ülkemizde öğretmenler günü olarak kutlanmaya başlanmasının ise 37’inci yılını idrak ettiğimiz şu günlerde, bu müstesna günün yıldönümünü hep birlikte gönülden kutluyoruz.
Dünyanın en kutsal ve en eski mesleklerinden olan öğretmenlik, her zaman bilginin üretilmesi, geliştirilmesi ve yarınlara aktarılması sürecinde çok önemli bir role sahip olmuştur. Dolayısıyla öğretmenlerimiz dün olduğu gibi bugün de değişimin, gelişimin, yenilenmenin ve daha ileri hedeflere doğru yürümenin anahtarı durumundadır.
İlk emri “OKU” olan bir medeniyetin mensupları olarak bizim için, öğrenmenin ve dolayısıyla öğretmenlerin ayrı bir yeri, ayrı bir önemi bulunmaktadır. Günümüz dünyasında eğitim ve öğretmen unsuru hayati bir öneme sahiptir. Bu manada eğitim, bugün artık sadece kalkınmamızın ve gelişmemizin temel unsuru değil, aynı zamanda bir milletin dünya üzerinde ki yerini de tayin eden stratejik bir değerdir. Bu sebepledir ki Başöğretmen Atatürk, Cumhuriyetimizi yükseltme görevini öğretmenlere tevdi etmiştir.
Öğretmenlerimizin; sorumluluk duygusu gelişmiş, geçmişini iyi bilerek geleceğe güvenle bakan, iyi ahlâklı, insana ve emeğe saygılı, araştıran, okuyan, toplum hayatına uyum sağlayan, iyi bir insan ve iyi bir vatandaş özelliklerine haiz, kendi benliğine ve milli geleneklerine bağlı, en zor koşullarda dahi ülkesine sahip çıkan ve ülkesini muasır medeniyetler seviyesine taşımayı ilke edinen, ailesine ve milletine bağlı nesillerin yetişmesine sunacağı katkının geleceğe yapılacak en büyük yatırım olduğu aşikârdır.
Esasen öğretmenlik sadece ücreti için, imkânları için yapılacak bir meslek kesinlikle değildir. Bu mesleği gönülden sevmeyen, kendini bu işe adamayan hiç kimse, gerçek manada bir öğretmen olamayacaktır. İnsan yetiştirmek, aynı zamanda bir medeniyet, bir kültür inşası olduğu bilinciyle, kıymetli öğretmenlerimizi, kendilerine emanet ettiğimiz çocuklarımızı yetiştiren ve geleceğe hazırlayan insanlar olarak görüyor, kendilerinden böyle bir gayret bekliyoruz.
Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ün “Memleketimizi, toplumumuzu gerçek hedefe, gerçek mutluluğa ulaştırmak için iki orduya ihtiyaç vardır. Biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu, diğeri memleketin geleceğini yoğuran irfan ordusudur” sözlerinde ifade edildiği gibi; Ülkemizin çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmasında, daha iyiye ve daha ileriye giden bir Türkiye için en büyük çabayı kuşkusuz öğretmenlerimiz göstermektedir. Onların verdikleri bilimsel, çağdaş, mesleki ve sosyal eğitimle; güçlü, bilgili ve gelişmelere açık bireyler yetişecek geleceğe daha emin adımlarla ilerleyen bir toplum oluşturulacaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle, Başöğretmen Mustafa Kemal ATATÜRK başta olmak üzere, görev şehidi olan ve ebediyete intikal etmiş olan öğretmenlerimizi şükran ve rahmetle anıyor, en zor şartlarda bile ülkemizin her köşesine ulaşarak yeni nesillere ışık olan tüm öğretmenlerimizin bu mutlu ve anlamlı günlerini tebrik ediyor, selam ve saygılarımı sunuyorum.