SAYIN CUMHURBAŞKANIM’A; SURİYE’LİLERİ GÖNDERİN ÇÜNKÜ:
SN CUMHURBAŞKANIM: Dünya’nın ortak paylaşım olduğunu düşünenlerdenim. Sınırlara ve ayrımcılığa daima karşı durdum. Hayatın her yanında EVRENSEL bakış açısı olması gerektiğine inanıyorum. Çünkü insanlar doğarken ülkelerini, mezheplerini, ırklarını ve dinlerini seçerek tercih yaparak doğmuyorlar, ve her insanın doğan her çocuğun bu dünya da insanca yaşama hakkı olduğunu düşünüyorum. Dahası insanların suçlu ya da kötü doğmadıklarını da biliyorum. Suç ve kötülük yaşamın akışı ile gelen bir aile izdüşümüdür.
Toplumlar suçu ve kötülüğü sadece ceza vererek bastırırlar. Oysa suç ve kötülük bir hastalıktır ve tedavi gerektirir. Ama Suriyeli olmak bir suç değildir bir kötülük olarak ta adlandırılamaz! Onlar insan tıpkı senin, benim, onun gibi yaşam hakkı olan insanlar. Ve yaşam hakkı sınırlarla belirlenemez gibi görünse de ülkemin geçirdiği zor yılları göz önünde tutacak olursak yaşam hakkı öncelikleri belirlenmelidir gibi bir fikre kapıldım.
TÜRK İNSANI TAŞMADAN SN CUMHURBAŞKANIM:
Türk insanı işsiz, aşsız ve neredeyse yoksul denebilecek boyutlara varmıştır. Ekonomi oldukça daraldı sıkılacak kemer, infilak noktasında iken insanların sinir uçları, sınır noktasına varmıştır. Tahammül denilen duygu aile içinde dahi zorda birbirimize sabredemiyor, birbirimizi taşıyamıyoruz. Vatandaş kızgın, Suriyelilere ödenen maaşlardan, verilen kuponlardan, sağlıkta eğitimde, trafikte ve yaşamın her yerinde onlara tanınan imtiyazlardan rahatsız ve isyanda. Biz bu toprakları dedelerimizin kanı ile sularken toprağını bırakıp kaçanlara bunca sahip çıkmayı adaletli ve hakta eşitlik olarak göremiyoruz.
KÜLTÜR VE EĞİTİM FARKI İLE GELEN SAPKINLIKLAR ASİMLASYON ÇOK ZAMAN GEREKTİRİR BU SÜREÇTE TÜRKLER TELEF OLACAKTIR SN CUMHURBAŞKANIM:
Takdir edersiniz ki her toplum kendi kültüründe yeşerir. Farklı kültürlerin farklı geleneklerin ve farklı eğitimlerin bir arada uyum içinde yaşamaları uzun yıllar gerektirir. Yani asimle olmak ya da asimle etmek bir yüzyıl gerektirebilir. Ve bu süreç insan hayatı ile ölçüldüğünde çok uzun bir zamandır. Bu zaman aralığında insanlar TELEF olabilir. Özellikle sapkınlık ve şiddete eğilimli bazı Suriyeliler tarafında TELEF edilebilirler. Hatay nüfusu oranına baktığınızda önümüzdeki 10 yıl içerisinde TÜRK’LERDEN ÇOK SURİYELİLERİN artacağı veriler ile açıklanmıştır bunu dikkate alınız tehlike buradan sonra artacaktır.
YAVUZ HIRSIZ EV SAHİBİNİ BASTIRDI SN CUMHURBAŞKANIM:
Türk insanı misafirperverdir, hoşgörülüdür vicdanlıdır. Ama hepsinden önemlisi şefkatlidir. Tüm bu duyguların tükenme noktası ve sabır sınırları vardır. O sınırları zorlayan SURİYE Lİ vatandaşlar kendi ülkemizde bizi taciz ederek, rahatsızlık vererek yüzsüzce, arsızca utanma duygularını bertaraf etmiş durumdalar. Âdeta onlar ev sahibi TÜRKLER misafir konumuna düşmüşlerdir.
SN CUMHURBAŞKANIM:
Biz korkuyoruz! Sokakta yürümekten, çocuklarımızı sokağa bırakmaktan, gece dışarı çıkmaktan çünkü taciz ediliyoruz. Oysa Türk insanı korkusuzdur, gözü pektir sabırlıdır!!! Ama sabrının sınırı vardır! İşte geldiğimiz nokta sabrın sınır noktasıdır. Çocuklarımıza, ailelerimize mahremiyetimize dokunan SURİYE halkı artık kendi ülkelerine dönmeli ve kendi topraklarında ANKA KUŞU GİBİ YENİDEN ÜLKESİNİ VAR ETMELİDİR. TÜRKİYE savaşlara alışık, savaşlara doygun. Ama kaybedeceklerini göze alacak kadarda kararlı, keskin ve savaşçıdır.
HUZUR ORTAMINA ACILEN İHTİYAÇ VARDIR !!! SN CUMHURBAŞKANIM:
TC’de TÜRK yazmayla TÜRK olunmuyor ve biz bunu kabul etmiyoruz. TC verdikleriniz ve TC henüz alamayanların tamamı bu ülkeden sınır dışı edilmelidir. Ve şunu hatırlamalılardır ki ÇARESİZLİK İNSANI GÜÇLÜ KILAR. Ülkesinde bir süre çaresizlik yaşar iseler güçlü ve bağımsız olabilirler. Türkler bu ülkenin gerçek sahibi olarak yeterince ev sahipliği yapmıştır. Ülkemiz daha fazla çıkmaza ve kaosa girmeden Suriyeliler konusu çözüme ulaştırılmalı herkes ait olduğu yeri bilmelidir. Türklerin devletinin korumasına ve sahip çıkmasına acilen ihtiyacı vardır!
SABRİYE SÖNMEZ