Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde çağımızın en önemli hastalığı obezite olarak kabul edilmektedir. Sağlıklı bir insanın vücudunun yaklaşık yüzde 20-25’i yağ dokusundan oluşur. Bu oranların biraz üzerinde yağ dokusuna sahip olmak “kilo fazlalığı”, çok daha fazla yağ dokusuna sahip olmak ise şişmanlık, yani tıp dilindeki ifadeyle “obezite” olarak adlandırılır.
Günümüzde önlenebilir ölümlerin sigaradan sonra gelen ikinci önemli nedeni olan obezite, kalp-damar hastalıkları, hipertansiyon, diyabet, bazı kanser türleri, solunum sistemi hastalıkları, kas-iskelet sistemi hastalıkları gibi pek çok sağlık probleminin oluşmasına zemin hazırlamakta, hayat kalitesi ve süresini olumsuz yönde etkilemektedir.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) obeziteyi en riskli 10 hastalıktan biri olarak kabul ederken, yine aynı örgüt tarafından yürütülen son araştırmalarda obezitenin kanserle yakın ilgisi olduğu belirlenmiştir. Obezitenin en önemli risk faktörlerini; fiziksel aktivitede azalma, beslenme alışkanlıkları, yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi, evlilik, doğum sayısı ve genetik oluşturmaktadır. Kalıtsal olarak da geçebilen obezite özellikle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde hızla yayılmaktadır. Ülkemizde kadınların yüzde 20,9’unun obez olduğu görülmektedir. Erkeklerde bu oran yüzde 13,7’dir. Toplamda Türkiye’de obezite oranı %17’dir Obezite tedavisinde ve önlenmesinde sağlıklı beslenme ve egzersiz içeren yaşam tarzı değişiklikleri ana basamaktır. Obezite tedavisinde ilaç tedavisi ve cerrahi yöntemler de kullanılabilmektedir. Obezitenin önlenmesinde toplumdaki farkındalığın arttırılması ve bebeklikten erişkinliğe sağlıklı yaşam tarzı alışkanlıklarının benimsetilmesi öncelikli hedefler olmalıdır.
Sağlıklı Beslen, Hareket Et, Obez Olma!