İki yıl önce başlayan bir çocuk kadın ile bir Öğretmen’in hikâyesi.
O zamanlar.
14 Yaşında liseye başlayan kız öğrencisi, öğretmenine ilgi duymuş, ona göre adı sevgi!
Ve ne yazık ki!
Öğretmen’de bu ilgiye karşılıksız kalmamış.
Hangisi daha önce ilk adımı atmıştır önemi yok.
Önemli olan ne yazık ki varılan nokta.
OLAY BİR AİLE FACİASINA DÖNÜŞÜYOR!
İlk yıl önce başlayan bu ilişki tatlı flörtleşmeler ile bir süre devam etmiş.
Biliriz ki, yasak olan her şey güzeldir mantalitesi ile…
Kızımız ailesine….
Öğretmenimiz eşine, yalan dolan ile durumu bir süre götürebilmişler.
Bu arada hikâyenin kahraman öğretmeni gözü pek, gözü kara, kızımızın evine öğretmeni edaları ile gidip geliyormuş.
Lakin hiçbir yalan ömür boyu gizli kalmaz sözünde olduğu gibi. Bir süre sonra kızımızın ailesi durumu fark etmiş.
Ve savaş ve mücadele bundan sonra daha vahim daha içler acısı hale gelmiş ..
Çünkü olay ortaya çıkmasına rağmen pişkince, öğretmenimiz birlikteliğini yaşamaktan geri durmamış.
Hani çocuğum yaşında yazıktır, günahtır demeden ulu orta erkeklik oyunlarına girmiş.
Bu arada durumu öğretmenimizin eşi ’de öğrenmiş.
Böylece…..
İkinci yıkım öğretmenimizin evinde yaşanmış. İki çocuğa rağmen eş boşanmak istemiş ki, çok haklı ve boşanma hızla gerçekleşerek bu yuva dağılmış.
Orta da babasının utancını taşıyan 4 çocuk (Çünkü öğretmenimizin ikinci evliliği) kalmış.
ÖLÜMDEN ÖTE KÖY VAR MI?
Aradan iki yıl gibi bir süreç geçmiş.
Rağmen çiftimiz aşk oyunlarına kendilerini kaptırmış. Ama alkolik duygularla yaşanan adı her neyse bu ilişki devam etmiş.
Öbür tarafta ise….
Mağdur kızımızın annesi çocuklarını tek başına büyüten özverili çilesi yüzüne vurmuş bir kadın. Kızını kurtarmak adına yılmadan, yorulmadan her yolu denemiş.
İnanın anlatırken ölümden öte köy var mı derken gözyaşları sel olup akıyordu.
Kelimeler kifayetsiz kaldı.
Anlamlı gelen her şeyin sıfırlandığı dip noktası.
Gerçekten ölümden öte köy var mı, evlat acısından daha derin ne var?
ALKOL VE SEKS
Bu arada anne ve kız mücadelesini ve tüm olayları kısaca geçiyorum. Çünkü hikâyenin her yanından acı damlıyor.
Nasıl tarif edilir ki.
9 ay karnın da taşıdın, dünya ya getirdin, besledin, büyüttün, okuması için mücadele verdin.
Sonuç en güzel çağında dinozora yem olmuş bir evlat.
Anneler savaşır konu evlat ise şahin olurlar.
Ve anne mücadelesi ile olay mahkemeye intikal etmiş. Daha öncesi defalarca emniyete gitmiş, İlçe Milli Eğitime gitmiş, aklına gelen her kapıyı çalmış.
Sonuç yok…..
Merak ediyorum!
Sn. Öğretmenim: Çocukların duysa ne hissederdin?
Ya da senin kızın böyle bir tuzağa düşseydi ne yapardın?
Ya da çocuklarından utanır mıydın?
EFENDİM RIZASI VARSA KARIŞAMAYIZ!
Şimdi gelelim işin hukuki kısımlarına, ilişki 14 yaşında başlamış ama çocuk kadınımız, şu an 16 yaşında…
Yani kanunlar diyor ki!
15 yaşından itibaren çocuğun rızası var ise zorlamaya girmezmiş!
GEÇTİ BORUN PAZARI SÜR EŞŞEĞİNİ NİĞDE YE!
Yani alan memnun, veren memnun hikâyesi.
Anne’nin çığlıklarını duyan bir kanun, bir yaptırım ne yazık ki yok. Hayatı küçücük yaşta kirlenen bir çocuk kadına kanunlar uygundur onayı veriyor.
Oysa yaşı olgunluk çağına geldiğinde bu gün yaptıklarından derin yaralar alacak, acıları kanayacak, pişmanlıkları vicdanını tokatlayacak bir gerçek var orta da…
Bu kız daha çocuk….
İşte bu yüzden bizim görevimiz, bu çocuğu o güne en az hasarla çıkarabilmek olmalıydı.
YANİ TÜM ÖĞRETMENLERİ AYNI KATEGORİYE ALMIYORUZ, ALMAYACAĞIZ
Burada asıl olan akla mantığa ve olgunluğa erdiğini düşündüğümüz bir ebeveyn öğretmen var.
Diğer tarafta ise henüz beyni, bedeni oturmamış gelgit yaşların başında bir çocuk kadın…
Olabilir her çocuk öğrencilik dönemlerinde bir öğretmenine ilgi duyabilir.
Bende lise çağlarımda bir öğretmenime acayip hayran olduğumu hatırlıyorum.
Benim hissettiğim de, şu anda bahsi geçen çocuğumuzun hissettiği şeyin adı da, aşk değil olamaz. Sadece çocukça, masumca, ergenlik dürtülerinin vermiş olduğu geçici bir duygu durum hali denebilir.
Bu ilgiyi aşk gibi görmek, göstermek ve o küçük kız çocuğunun bedeninden faydalanmayı istemek (52 yaşında ) bir adam, bir öğretmen, bir baba için sadece kişiliksiz bir duruşun göstergesidir.
Elbette ki …….
Her meslekte ahlaksız, kimliksiz, kişiliksiz insanlar vardır, olmaya devam edecektir.
Yani tüm öğretmenleri aynı kategoriye almıyoruz, almayacağız.
İSKENDERUN İLÇE MİLLİ EĞİTİMİ
Çocuk kadın ‘da son durum şöyle: Kısıtlamalardan duyduğu rahatsızlık nedeniyle evden kaçmış ve aileden yani annesinden şikâyetçi olmuş.
Hani onun için çırpınan, canını ortaya koyan kanlı gözyaşlarına boğulan, anneye ceza bileti kesilmiş.
Çocuk kadınımız çocuk esirgeme yurduna yerleştirilmiş. Lakin hızlı yaşama çabuk adapte olan çocuğumuz burada da ne yazık ki sıkılmış..
Yalvar yakar oradan da çıkartılmış.
Şimdilerde …..
Büyük aşk yine alevlenme peşinde!
Çünkü öğretmenimiz, arıyor, arattırıyor, rahat durmuyor duracak gibi de görünmüyor.
SONUÇ……
Orta da bir suç ve suçlu yoksa!
Sn. İskenderun İlçe Milli Eğitim hiçbir şey yapamıyorsak bu öğretmeni uzak bir yerlere gönderebilirdik.
Ama tersine bunca çapkınlıkları ile ün salmış bir öğretmeni duydum ki sadece kızların olduğu bir okulun içine salmışsınız.
BU NE ÖDÜL MÜ, CEZA MI?
BU ÖĞRETMEN ACİLEN UZAKLAŞTIRILMALI!
Şimdi İlçe Milli Eğitimin bu tavrına bir isim koyamadım. İyi niyetli düşünüp durumdan haberdar değil demek isterdim.
Ama haberdar!
Yani ne demek istiyorsunuz şimdi.
Başka kızlarda mı yansın, başka analarda mı ağlasın?
OLDU SEVGİYE AÇ, HER BABASIZ ÇOCUĞUN, İLACI SAPKIN ADAMLAR MI OLSUN?
Şimdi Öğretmen’in mümkünse görevden alınması veya ücra bir yere atanması devamın da takibe alınması elzem olmuştur.
Toplum adına, aile adına, düzen adına, başka çocuklar yanmasın adına acil yaptırım bekliyoruz.
Unutmayın ki duyarsız kaldığınız her olay bir gün sizin de kapınızı çalabilir.
Sağlıcakla Kalın
Yorum: Sabriye Güler Sönmez
