Meme kanseri dünya genelinde kadınlarda en çok görülen kanserdir ve kadınlarda kansere bağlı ölümlerde akciğer kanserinden sonra ikinci sıradadır. Her 8 kadından biri meme kanserine yakalanmaktadır.
İleri yaşta olmak , kadın olmak, belirli kalıtsal genlere sahip olmak (özellikle BRCA1, BRCA2 gibi), kişinin bir memesinde kanser olması (diğer memede ve aynı memenin diğer bölgelerinde de kanser görülme riskini arttırmaktadır), yoğun meme dokusuna sahip olmak, memede iyi huylu oluşumların (fibroadenom gibi) olması, erken adet (mens) görmeye başlamak (özellikle 12 yaşından önce), menapoza özellikle 55 yaşından sonra girmek, göğüse radyoterapi almış olmak ve ailede meme kanseri öyküsünün olması, değiştirilemeyen risk faktörlerindendir.
Ailede, annemizde ve kardeşimizde meme kanseri olması meme kanseri riskini artırsa da genetik geçişli meme kanseri ülkemizde %10 u geçmemektedir. Hiçbir risk faktörü olmasa da yalnızca kadın olmak bile meme kanserine yakalanmak için yeterlidir. Ancak fazla kilolu ya da şişman (obez) olmak, yeterli fiziksel aktivite yapmamak, hiç doğum yapmamış ya da ilk doğumunu 30 yaşından sonra yapmış olmak, doğum kontrol hapı ve iğnesi kullanmak, menopoz sonrası hormon tedavisi almak, alkol kullanmak meme kanserinde yaşam şekliyle ilişkili değiştirilebilecek risk faktörlerindendir.
Beslenmemizde yağ oranını düşük düzeyde tutarak, sebze ve meyve ağırlıklı beslenerek, haftada en az 4 gün 45 dakika tempolu yürüyüş, bisiklete binme, yüzme vb. fiziksel aktivite yaparak, sağlıklı kiloda olma ve bu kiloda kalma gibi hayat tarzımızda yapacağımız ufak değişikliklerle meme kanserine yakalanma riskini azaltabiliriz. Ayrıca 1,5-2 yıl emzirmenin de anneyi meme kanserinden koruduğuna dair çalışmalar bulunmaktadır.
Dünya genelinde önemli bir toplumsal sorun olan meme kanseri ileri dönemlere gelene kadar belirti vermese de erken dönemde tanı konması ile tedavinin başarıya ulaşma ve hayatta kalma şansı % 90’ lara ulaşmaktadır. 20 yaşından itibaren her kadının kendi kendine meme muayenesi yapması, 40 yaşından itibaren yılda bir defa hekim tarafından muayene ve yine 40 yaşından itibaren 2 yılda 1 mamografi çekilmesi meme kanserinden ölümleri azaltmaktadır. Mamografi, kitle belirti vermeden 2 yıl öncesinden tanı konulmasını sağlayan önemli bir tarama aracıdır.
Erken teşhiste en önemli faktör, kişinin bu konuda bilinçlenmesidir. Tüm ülkemizde olduğu gibi ilçemizde bulunan Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezinde(KETEM) meme kanseriyle ilgili toplumu bilinçlendirme ve erken teşhis için eğitim ve tarama çalışmaları yapmaktayız.2018 yılı itibariyle 5500 kişiye meme kanseri taraması, 2800 kişiye serviks kanseri taraması 700 kişiye kolorektal kanser taraması olmak üzere toplamda 9000 kişiyi ücretsiz olarak taramış bulunmaktayız. KETEM’ de 40-69 yaş aralığındaki kadınlara meme kanseri taraması (meme muayenesi, mamografi), 30-65 yaş aralığındaki kadınlara serviks kanseri taraması (Hpv DNA testi), 50-70 yaş aralığındaki kadın ve erkeklere kolorektal (bağırsak) kanser taraması ÜCRETSİZ olarak yapılmaktadır.
Halkımızı kanser taramalarını yaptırmak üzere KETEM’e bekliyoruz.